Aklımdaki soruları cevaplamak için kovalamaca, saklambaç, uzun eşek falan oynayan nöronlarımın, uslu uslu oturmaya ancak İstanbul dışına çıkınca karar vermeleri; yıllardır uygulamayı reddettiğim bir değişikliğe, bünyemin ne kadar ihtiyaç duyduğunun güçlü bir göstergesi midir ki?
Bakınız İzmir etekleri...
Bakınız biraya yatırılan maaş...
Bakınız Pink Martini...
Ne güğzelh değhdi Çin abla:
"Çalışasım yok da, kahvaltıyı boşver anam; sigara içem unutup da!"
Tolgalar'dayken (bazıları Togi diyo, anlamadım neden...) Kaan Sezyum'un blogunu ve sittesini buldum.
Pek sevindim. Nedense, anlam peşinde koşuyomuş da hiç terlemiyomuş gibi fikrediyorum hakkında...
Bunları okusa fikler mi bilmiyorum tabi...
Giriş için tıklamak değil, tıkırdamak gerek.
İyi okumalar ve bakmalar.