13 Şubat 2016 Cumartesi

Uçak konusu

Birkaç gün önce, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda uçağa binip, güzeller güzeli bir Akdeniz şehrine gitmek üzere olan bir arkadaşım, bir soru sordu. "Bir havalimanında, niye uçak seferlerinin yarısı iptal edilir de, diğer yarısı gerçekleştirilir?" dedi.
Bu sorudan başlayarak, bana ve sivil havacılık sektöründe çalışan arkadaşlarıma yıllar boyunca, yoğunlukla ve nadiren sorulmuş olan soruları anımsamaya çalıştım. Biliyorum ki, sivil havacılıkla ilgilenmemiş uçak yolcularının çoğu, seyahatleri sırasında kafalarında oluşan sorulara ya cevap bulamıyorlar ya da yanlış cevaplarla avunuyorlar. Hatta, bazı insanların gözünde, havayolu firmalarının ve havalimanı işletmelerinin, devletlerden güçlü; personelin, iblis veya melek gibi; uçak biletinin, ülke tapusuna benzer bir imajı olduğunun da farkındayım.
Üşenmeden, sıkılmadan, soruları ve cevaplarını listeleyebilir miyim? Bu uçak kalkar mı?
İstemek, başarmanın yarısı değil miydi? İnanmak mıydı o? Yoksa başlamak mıydı? Başarmanın kaç yarısı vardı?

Doğru... başlayalım bakalım...

1- Bir havalimanındaki uçak seferlerinin yarısı iptal olurken, diğer yarısı neden/nasıl gerçekleşmeye devam eder?




Sivil bir havalimanında, hele hele İstanbul Atatürk, Londra Heathrow veya New York JFK gibi trafiği yoğun olan havalimanlarında, uçak trafiği, her günün her saatinde programlıdır. Kapasitenin güvenli ve insanlar için tatminkar bir şekilde kullanılabilmesi için, belirli saatlerde inen belirli sayıda uçağın, belirli yerlerde (park pozisyonu) belirli süre durup, belirli hizmetleri (yolcu indirmek, teknik bakım, mürettebat değişimi, temizlik, yakıt, ikram, yolcu bindirmek) alması ve belirli saatlerde tekrar havalanmasına dayanan bu program elzemdir. Bu programı, yani, havalimanının kapasitesinin güvenli ve tatminkar bir şekilde işletilebilmesini etkileyen faktörler vardır. Hava koşulları (rüzgarın gücü ve yönü, yağışın şekli ve yoğunluğu, hava sıcaklığı, sis, bulutlar...), havalimanının herhangi bir noktasında, emniyeti veya güvenliği tehdit edebilecek veya ilave tedbir alınmasını gerektirebilecek herhangi bir olay (kargo terminalinde yangın çıkması, pistte dolaşan köpekler, taksi yolunda arızalanan bir araç, birkaç yabancı devletin başkanının uçaklarının arka arkaya inmesi veya kalkması...), grevler, altyapı veya sistem arızaları (havalimanına gelen karayolunun trafiğe kapanması, hava trafik kontrol kulesinin enerjisinin kesilmesi, pasaport kontrol bankolarındaki bilgisayarların şebekesinin donması...) gibi sebeplerle, havalimanlarındaki trafiğin akışı sekteye uğrayabilir. Sekteye uğrayan uçak ve yolcu trafiği de, kapasitenin, durum normale dönene kadar, yeniden belirlenmesini, yani azaltılmasını gerektirir. Havalimanlarının kapasite ve trafiğinden sorumlu birimler, bu gibi durumlarda, gelmesi planlanmış ve henüz karşı meydandan kalkmamış uçaklara yeni kalkış saati telkin etmek ve/veya inmek için kendilerine doğru yaklaşan havadaki uçaklardan, o uçakların da koşullarını göz önünde bulundurarak, belirli bir coğrafya üzerinde çemberler çizerek beklemelerini veya yakındaki bir diğer havalimanına gitmelerini istemek gibi önlemler alırlar.
Söz konusu havalimanını merkez olarak kullanan havayolu firması ve yolcuları da bu krizden en çok etkilenen olurlar.
Terminalin gidiş katındaki bilgilendirme ekranlarında gördüğünüz iptal seferler, havaalanının koşullarından bağımsız olarak yapılan münferit iptaller dışında, o havalimanına gelemeyen veya gelişi çok fazla geciktirilmiş uçaklar sebebiyledir. Söz konusu havalimanında halihazırda bulunan uçaklarla gerçekleşecek seferler, havayolu firmaları tarafından çeşitli parametrelere göre belirlenir ve geriye kalan seferler için de, ya gecikmeli yeni kalkış saatleri belirlenir, ya da iptal kararı alınır.

2- Hangi uçağın iptal edileceğine kim, nasıl karar veriyor? (Bilet aldığım havayolu şirketi benden nefret mi ediyor?)




Önce, şu acı gerçekle yüzleşmek gerek: Havayolu şirketleri, ne kadar "bayrak taşıyıcı" veya "ülkenin gururu" gibi çıktıkları memleketin devletinin bir kurumu gibi algılansalar da, aslında ticari kurumlardır. Ticari kurumların temel amacı da kar etmektir. Kar edemedikleri durumlarda da zarar etmemeyi hedeflerler.
Bir havalimanını merkez olarak kullanan havayolu firmaları da, o havalimanında trafik kapasitesinin düştüğünü ve seferlerinin ancak bir bölümünü gerçekleştirebileceklerini öğrendiklerinde, uçurabilecekleri uçaklarını, dolaylı ve dolaysız olarak en az zarar edecekleri şekilde kullanmaya çalışırlar. Hem gidiş hem de dönüş ayağı dolu olan seferler ya da ertelendiğinde veya iptal edildiğinde en fazla otel odası gerektirecek seferler gerçekleştirilmeye çalışılır. Böyle durumlarda, hangi uçağın nasıl kullanılacağına, hangi seferin iptal edilip hangi seferin hangi şartlarda ne zaman gerçekleştirileceğine, havayolu firmalarının, farklı görev ve yetkilerle donanmış onlarca birimden oluşan genel merkezleri, harekat kontrol merkezleri veya bu merkezlerden birindeki bir departman karar verir. Verilen kararı da havayolu birimleri sadece uygulayabilir, değiştiremez. Uzun lafın kısası, uçak firmaları sizden nefret etmez; zarar etmemeye çalışır.

3- Bilmem nereye gideceğiniz uçak, daha gün ağarmadan kalkıyor. Siz de gece uykunuzun en tatlı yerinde kalkıp, ailecek havalimanına gitme zahmetine katlanıyorsunuz. Manyak mı bu havayolu firması? Niye bu saatte uçak kaldırıyor?




Tarifeli uçak seferleriyle seyahat eden yolcuların azımsanmayacak bir bölümü, aktarmalı olarak seyahat ederler. Yani, sizin A noktasından B noktasına ulaşmak için, gözünüzün çapağıyla bindiğiniz uçağın yolcularının büyük bölümü, B noktasında uçaktan indikten sonra, başka uçaklara binip, alfabenin diğer harflerine doğru yollarına devam edeceklerdir. Ayrıca, sizi A'dan B'ye taşıyan uçak ve mürettebatı da, gerekli işlemlerden hemen sonra C noktasına doğru tekrar havalanacaktır. Havayolu firmaları da, insanların seyahat eğilimlerini ve rotalardaki rekabeti irdeleyerek, servis ağlarını ve filolarını hem kısa hem uzun süreler içinde çeşitli analizlerle şekillendirirler. Bu, uçağınızın saatinin acımasızlığına dair açıklamaların uçak firması kaynaklı olanıydı.
Bir de, daha az etkili de olsa, havalimanının kapasitesine bağlı olarak, firmalara devlet otoriteleri tarafından verilen operasyon saati hakkı ile ilgili açıklama var:

Bizim gibi sıradan insanların, yolcu uçaklarına biletle binmek için gittiği sivil havalimanlarının çoğunda, her günün her saatinin her dakikasında kaç seferin gerçekleşeceği programlıdır. Gelecek ve gidecek olan seferlerin, haftanın hangi gününün hangi saatinde, hangi tip uçakla yapılacağı, havayolu firmaları tarafından, havalimanı otoritelerine bildirilir. Trafiği yoğun olan havalimanlarında, bildirilmekle kalınmaz, izin (Slot) alınır. Bu izinler, yaz ve kış sezonları için, sivil havacılıkla ilgili devlet kurumuna yapılan tarife başvurusundan önce, veya uzun süre önceden planlanmamış münferit seferler için ise uçuş başvurusu sırasında, havayolu firmalarının ve ilgili havalimanında trafiği kontrol eden devlet otoritesinin ilgili birimlerinin, tamamen bu iş için geliştirilmiş bir mesajlaşma protokolü kullanarak yazışmaları sonucu verilir ve alınır.
Örnekleyelim mi? Haydi, örnekleyelim:
Kartonya şehrinin Kral Mafsal Havalimanı'na,
Mart'ın 25'inden Ekim'in 30'una kadar,
her salı sabahı 09:15'te Abadacaşua şehrinden gelen bir Boeing 777-300 indirip,
11:30'da da geri kaldırmak isteyen Baklavair'e, otoriteler,
"Sizin o uçağı sabah 09:15'te koyacak yerimiz yok; ya gece 01:00'de gelip sabah 07:00'de gitsin, ya da öğlen 12:30'da gelip 14:45'te gitsin..." diyebilirler. 14:45'te kalkan Boeing 777-300'lerinin Abadacaşua'ya geri döndüğündeki iniş saati de gece yarısı ise, bu tarife ile, bilet satmaları zor olabilir. Dolayısıyla, sabah 07:00'de kalkış teklifini kabul edebilirler...
Kartonya ve Abadacaşua şehirleri hangi ülkelerdeyse, bu ülkeler arasındaki ilişkilerin de bu tip izinlerin verilmesinde etkili olduğunu tahmin edenler vardır herhalde.

4- Uçağımız sağ salim indi çok şükür. Terminale de yanaştık. Niye kapılar açılmıyor? Bu "kemerinizi bağlayın" ışığı niye sönmedi? Motorlar niye durmadı? Salak mı bunlar? Pilot kapıyı mı bulamıyor?




Terminale yanaştığınızdan emin misiniz? Uçağınızın önünü görebiliyor musunuz? Hayır... Büyük ihtimalle taksi yolundasınız ve uçağınızı idare eden pilotlar, havalimanının yer trafiğini kontrol eden otoriteden "bekle" talimatını aldılar. Uçağınızın park edeceği noktaya devam etmek için keçeceğiniz bir kavşak için sıra, veya park edeceğiniz yerin boşalmasını bekliyor olabilirsiniz. Evet, bazen, tek bir park pozisyonu, birkaç dakikalık kesişme ile iki farklı uçağa atanabilir. Böyle bir durumda, gelen uçak, gidecek olan uçağın emniyetli bir şekilde park pozisyonundan çıkmasını; hemen sonra da, park pozisyonunun, kendisi için emniyetli bir şekilde girilip park edilebilecek vaziyete getirilmesini bekler. Giden uçağa yer hizmetlerini sağlayan ekip, gelen uçağın o alana girişinde tehlike yaratacak bir ekipman bırakmış ve aceleyle uzaklaşmışsa, gelen uçağa yer hizmeti verecek olan ekibin "alan temiz, buyrun, gelin, park edin" işareti vermesi gecikebilir.
Benzer bir sürü ihtimalle, uçağınız indikten sonra defalarca durup hareket edebilir. Uçak dakikalardır duruyor olsa da, uçuş ekibinden gerekli anons veya işaret gelmediği ve/veya "kemerlerinizi bağlayın" ışığı sönmediği sürece koltuğunuzdan kalkmamanız, kendi emniyetiniz ve diğer yolcuların da emniyeti VE HUZURU içindir. Ayrıca, yerde öylece duran ve üstüne üstlük yakıt yakan bir uçağın, havayolu firmasına gereksiz maliyet anlamına geldiğini de düşünürseniz, pilotlarınızın beceriksiz olduğu kabusundan uyanabilirsiniz.

5- Bu maddeye soru yazmayacağım ama "Pilot, pistten çok sert kalktı! Acemi herhalde." veya "İnişimiz berbattı, çok sert indik; pilot kötüydü!" veya "Geçen gün İzmir'e uçtuğum uçağın pilotları harikaydı, inişi hissetmedim bile..." veya "Pilotlar çok iyiydi, bütün yol boyunca hiç sallanmadık." gibi cümleler duyunca aklıma gelen soruları cevap olarak kullanacağım:

Siz kendiniz de pilot musunuz?
Hiç uçak kaldırdınız mı?
Google'da türbülansla ilgili araştırma yaptınız mı?
Hiç uçak indirdiniz mi?
Hiç uçak simülatörü kullandınız mı?
Bilgisayarda hiç uçak simülasyonu oyunu oynadınız mı?
Kalkışınız, seyriniz veya inişinizle ilgili itham ettiğiniz veya övdüğünüz pilotların kendilerine bu konuları ve fikirlerinizi açtınız mı? Soru sordunuz mu?
Araba kullanıyorsanız, her zemin ve hava koşulunda arabanızı aynı şekilde mi kullanıyorsunuz?
Uçak teknolojileri hakkında ne biliyorsunuz?
Aerodinamikle ilgili ne biliyorsunuz?

6- Geçen sene 2 Lira'ya aldığım Sydney bileti bu sene 10000 Lira! Bu havayolu şirketleri soyguncu mu?




Her uçuşta satılacak yer sayısı ve bu yerlerin kaçının hangi fiyatla satışa çıkarılacağı, havayolu şirketleri tarafından, çok uzun zaman önceden prensipte belirlenir ve bilet satma kanallarına bildirilir. Uçuş zamanı yaklaştıkça, havayolu firmaları, gördükleri talebe ve potansiyele bağlı olarak, henüz satılmamış yerlerin fiyatlarında ve/veya sundukları ürünlerin bir kısmında veya tamamında değişiklik yapabilirler. 30 Şubat 2016 günündeki Bangkok - Kuala Lumpur seferinde 120 kişilik bir uçak planlamış olan Jungleboogie Airlines, uçuşa birkaç gün kala, yüksek talebi değerlendirmek için, filosu uygunsa, 150 kişilik bir uçağını bu sefere atayabilir ve yeni oluşan 30 kişilik kapasiteyi de ilk 120 kişinin ödediği ücretlerden farklı bir fiyatla değerlendirebilir.
Başka bir senaryoda da, Jungleboogie Havayolları'nın bir "son dakika bilet" uygulamasına dayansın. Uçaklarındaki boş koltukları, kalkıştan birkaç saat öncesinde doldurmayı, böylelikle, mümkün olduğunca para kazanmayı hedefleyen firma, havalimanı ofisinde, 2 Lira'ya son dakika biletleri satsın.
Belki sizin de geçen sene 2 Lira'ya aldığınız bilet, bunlar gibi bir pazarlama manevrasının güzel sonucuydu...

Değil miydi? Tamam... O halde başka bir temel bilgiye buyurun:
Uçaklarda gördüğünüz 2 veya 3 kabin sınıfının dışında, onlarca farklı bilet fiyatı sınıfı vardır. farklı harflerle ifade edilen bu fiyat sınıflarının kendi aralarında da, daha fazla harf ve sayıların kombinasyonuyla ifade edilen, daha da çeşitli birkaç farklı fiyat uygulaması olabilir. Örnekleyelim:

120 kişilik bir uçakta, satılacak yerlere,

6 tane 10000 TL Birinci Sınıf için A kodu, fiyatın esaslarını belirtmek için FG60PR kodu,
4 tane  7000 TL Business Sınıf için B, fiyat şartlarını adlandırmak için BG80HD kodu,
7 tane  5000 TL Business Sınıf için C, fiyat şartlarını ayırmak için BG40LD kodu,
7 tane  4000 TL Business Sınıf için D, fiyat koşullarına başlık olarak BG30LL kodu,
14 tane 2500 ve 2000 TL Ekonomi Sınıf için E, 7'sinin şartları için PX41HZ, 7'si için EU41HZ,
21 tane 1500 ve 1000 TL Ekonomi Sınıf için F, 14'ü için FC00TU, 7'si için FU41HX,
21 tane 900, 750 ve 650 TL Ekonomi için G, 7'si GECOZP1, 7'si GECEZEU, 7'si YOUTH20
20 tane 600 ve 500 TL Ekonomi için H, 10'una HADI15, 10'una DURMA20
20 tane 400 ve 300 TL Ekonomi için W, 10'una POOR11A, 10'una PITY48 kodları atanabilir.

Koltuklar bu fiyatlarla satışa çıktığı anda, herhangi bir mecradan bilet almaya çalışan ilk kişilerin karşısına bütün seçenekler çıkacaktır. Seçeneklerin sayısı, uçağın kalkmasına kalan zamanla doğru orantılıdır.

Acaba, geçen sene 2 Lira'ya aldığınız Sydney biletini, uçuşunuzdan ne kadar süre önce almıştınız ve şu anda planladığınız seyahatinize ne kadar süre var?

Ayrıca, 1 dakika önce müsait olan 1500, 900, 750, 650, 600 ve 500 liralık yerler, göz açıp kapayana kadar, 50 kişilik bir turist grubuna satılabilir.

Unutmayın, otel odaları ve uçak biletleri, artık internet üzerinden çok hızlı ve kolay sistemlerle satılıyorlar.

Havayolu şirketleri, mahallenizdeki esnaf veya AVM'deki market ne kadar soyguncuysa o kadar soygunculardır. Yani, amaçları, sizi soymak değil, para kazanmaktır.

7- Ben hep cam kenarında otururum! Havaalanına gittiğimde, uçakta cam kenarı yer kalmadığını söylediler! İstanbul'dan Atina'ya kadar onca yolu koridorda oturarak gittim! Bana işkence yaptılar! Dava edicem bunları! Edebilir miyim?




veya

Havalimanına gittiğimde uçağın kalkmasına daha 6 dakika vardı; uçak kapıdan ayrılmamıştı bile. Beni yine de uçağa almadılar! Uçağı kaçırdın dediler! Bilet paramı da iade etmediler! Süründürücem bunları! Süründürebilir miyim?

veya

Amerika'daki oğluma biraz yiyecek, kitap ve kıyafet götürüyordum, ücret istediler. 50 litre zeytinyağını ve 20 litre turşuyu da bagaja kabul etmediler. Amerika'da uygulama hiç böyle değil. Türk olduğum için yapıyorlar! Günlerini göstericem onlara! Gösterebilir miyim?




Buyurun, dava edin. Buyurun,süründürün. Buyurun, gösterin...
Aldığınız uçak bileti, havayolu firmasıyla sizin aranızda bir anlaşmadır. Havayolu firması, sizi ve bagajınızı, önceden belirlenmiş koşullar ile, belirli noktalar arasında taşımayı ve bu taşıma sırasında kesinlikle karşılaşacağınız veya muhtemelen karşılaşabileceğiniz bazı durumlarda belirli yükümlülükleri yerine getirmeyi kabul ve taahhüt ederken; siz de havayolu firmasına karşı bazı sorumlulukları kabul edersiniz.
Sizin, bagajınızın ve el bagajınızın, müzik aletinizin, hayvanınızın, hatta hatta tekerlekli sandalyenizin, hangi uçağa, hangi şartlarda kabul edilebileceği ve edilemeyeceği, sizin de bileti satın alarak uymayı kabul ve taahhüt ettiğiniz havayollarının genel taşıma koşullarında ve manuellerinde belirlidir. Taşıma koşulları (Conditions of carriage) havayollarının web sitelerinde ve ofislerinde mevcuttur. Dertliyseniz veya meraklıysanız, okuyunuz.

Uçuşunuzdan yeterince önce havayolunuzun web sitesinden veya akıllı telefon uygulamasından check-in yaparsanız, büyük ihtimalle, istediğiniz gibi veya istediğinize yakın bir koltuk ayırabilirsiniz. Biletiniz, havayoluna sizin için belirli bir koltuğu ayırması yükümlülüğünü getirmez. Uçaktaki sağlam her koltuk satılabilir ve yolculara verilebilir. Kabul etmezseniz, siz bilirsiniz...

Her firmanın, kendi yapılanmasına bağlı olarak şekillendirilmiş "son yolcu kabul etme" prensipleri vardır. Çoğu da bu prensipleri havalimanlarındaki ofis veya masalarının yakınlarındaki yazılarda bilgiye sunarlar. Sizin, havalimanına adım attığınız andan, gerçekten sizin uçacağınız havayolunun, sizin uçacağınız uçağıyla ilgili personelinin karşısına gelmeniz arasında bile, en iyi ihtimalle birkaç dakika olur. Bu personel, ister check-in'de olsun, ister bilet satış ofisinde, isterse biniş kapısında... Siz, uçağın kalkışından belirli bir süre önce olmanız ve işlem yaptırmanız gereken yerde değilseniz; yani gecikmişseniz, sizin işleminizi yapmak gibi bir sorumluluğu yoktur. Aksine, uçakta yerini almış tüm diğer yolcuların seyahatinin aksamaması, uçağın gecikmemesi için, önceliği size değil, başka şeylere vermesi gereken bir durum dahi söz konusu olabilir. O kişinin kendisini veya temsil ettiği firmayı süründürmeyi düşünmeden önce, havalimanlarının her noktasının kameralarla izlendiğini ve sizin saat kaçta nerede olduğunuzun kayıt edildiğini hatırlayın.

Firmaların ve aynı firma içinde farklı rotaların farklı kuralları olmakla beraber, kabinde ve bagaj bölümünde taşımak istediğiniz yüklerin içerik, ağırlık, hacim ve sayı sınırlamaları belirlidir. Bu sınırlamalar, onlarca farklı sebep üzerine kuruludur.
Çoğu güvenlik ve emniyet, bazıları ülkeler arası ticari ilişkiler, bazıları maliyet hesapları, bazıları da fiziksel imkanlar üzerine inşa edilmiştir.
Havayolu personeli, sizin overlok masanızı uçağa bagaj olarak kabul etmeyince veya 5 litre kolonyayı kabine almanızı engelleyince para ödülü almaz, madalyayla onurlandırılmaz. Ayrıca, check-in masasında oynattığı parmak bile kayıt altındayken, bagajınızın ağırlığı veya parça sayısı fazla olduğu için sizden ücret talep eden personel, o ücreti belirleyen kişi değildir ve sizden aldığı ücreti cebine atamaz. Bagajınızın ağırlığını veya sayısını yanlış kaydedip sizi ödemeden kurtarmak gibi akıl dışı bir inisiyatifi de yoktur. Hangi firmayla uçacaksanız, sizin için yeter süre önce o firmanın web sitesinde inceleme yapmanız veya ilgili birimleriyle telefonda görüşüp ayrıntılı bilgi almanız, bagajınızı ve bütçenizi seyahatinize ve sizin şartlarınıza uygun şekilde hazırlamanızda yararlı olacaktır. Havalimanında, elinizde 6 metrelik kornişle kaldığınızda, o kornişin bagaj olarak kabul edilip edilmediğini önceden belirleyen şartnameyi okumanız, işini yapmaktan başka kabahati olmayan birilerine günlerini göstermeye çalışmaktan daha az zahmetli olacaktır.