26 Kasım 2023 Pazar

Türk Ege'de sabah sabah hasret




21 Eylül 2014'ün sabahında, Behramkale'nin şu manzarasında, neye hasret kalıp da bu başlık ve bu görüntüyle yazmaya başlamışım ve neden 9 yıllık bir ara vermişim bilmiyorum ama, iyimser olmadığımdan, çektiğim hasret çoktur. Bunların azını üstünde düşünmeye ve çok daha azını gidermeye değer buluyorum. Şükür.
Fotoğrafa şimdi bakınca, yeşil ve kahverenginin bunca tonunun, emek katılınca huzur ve olanak sağlayabileceği sanrısından, kopuşların ve yabancılaşmaların nörolojik doğallıklarını takdir etmeye geçişimin sesini duyuyorum. Bir bagaj kapağı kapanırken, zakkumlar budanırken, bardaktaki buzlara viski eklenirken, iplere düğüm atılırken de aynı sesi duyuyorum.

27 Şubat 2023 Pazartesi

Babamın Beşiği


Bir varmış bir yokmuş" dendiğinde, gözümün önüne, mama yiyen kaprisli kedi geliyor.
Kerevet dediğin de dar gelirlinin tahtı zaten. Tam karşısına teknoloji harikası bir televizyon ve o televizyona da futbol maçı, yarışma programı veya dizi koyunca egemenlik kurulmuş oluyor. Kayıtsız ama şartlı.

Orasını burasını bozarak anlattıkları masallar ayaklarına dolaşmasın diye kerevetlerinden inmeye korkanlar yüzünden çok vakit kaybetmeden kendi masalımı yaşayabilsem...

Gökten düşen elmaların çürümemiş taraflarını ısırabilsem...
Devenin, ağzının köpüğünü saça saça duyurduğu bir haberi, pirenin "ense naturel mi olsun abi?" sorusuna cevap düşünürken duysam...
Hiç gülmeyen prenses, yolsuzluktan yargılansa...
Kaf dağının arkasına metrobüsle gidilse...
Sihirli ayna, bir akıllı telefon uygulaması olsa (with in app purchases!)...

Kötü kalpli cadının uçan süpürgesiyle temizlenebilse bütün memleket...