6 Haziran 2007 Çarşamba

signal them with my lighter

Cuma günlerini sevmeye, ben de herkes gibi, ilkokuldayken başladım. Ancak, benimki, hafta sonu rahatlığına kavuşmak heyecanına eklenmiş Gırgır heyecanıydı. Daha sonra dergi değişti, Avni oldu. Oğuz Aral nur içinde yatsın. Yıllar sonra, "Aksi İhtiyar'ın" Cihangir Parkı'na heykeli dikildiğinde çok da mutlu olmuştum.
Cuma günleri, sabahçıysam, öğlen okul dönüşü; öğlenciysem, okula gitmeden önce sabah bakkala gider Gırgır alırdım. Eve gelir, heyecanla dergiyi yere koyar, başına uzanır okurdum. Ne mutluluktu o!
Çok çocuğun çizgi romanlardan aldığı hazzı, ben ilkokuldan önce tüketmiştim. Gırgır'ın, ertesi haftayı merakla bekleten garip öyküleriyle Galip Tekin'i; dimağımı gıdıklayan En Kahraman Rıdvan'ıyla Bülent Arabacıoğlu'su; en prensipli geri Muhlis Bey'iyle Latif Demirci'si ve Behiç Pek'i vardı... Rıdvan'ın uzayda geçen maceralarından birinde gördüğüm silahı Lego'larımla yapmış ve haftalarca evde sağa sola ateş etmiştim. Yıllar sonra, Muhlis Bey'in şekersizliğe bulduğu çözümden etkilenip, çayıma baklava şerbeti katmıştım.
Sonraları mizah dergileri, Gırgır ve Avni mayasıyla Hıbır, Limon gibi evrilerek çoğaldı ve keyif ve kimlik yoğunluğu azaldı.
Gırgır'ın başında, dirseklerimin üstünde geçirdiğim dakikaları şimdi hatırlatansa bir şarkı oldu:
Incubus'un Stellar'ı!
Galip Tekin'in öykülerinden birinde, bir çocuğun odasının altında bir yaratık yaşıyordu. Çocuk odasında yalnız kalmaktan hem korkuyordu; hem de yaratığa duyduğu merak sayesinde bu korkunun üstesinden gelebiliyordu. Hatta, odanın zeminindeki delikten iletişim kuruyorlardı. Çocuk ergenlik çağına geldiğinde, ilk cinsel deneyimini de bu yaratıkla yaşıyordu. Galip Tekin'in, uzaylılar tarafından kaçırılan ve üzerinde çeşitli denemeler yapılan insanlar hakkında anlattığı bir sürü hikayesi var zaten. Bunların hemen hepsini okumuş biri olarak; hayatımın çoğu evresinde, uzaylılarla yaşanacak deneyimler hakkında fantastik düşüncelerim olmuştur.
Hatta, bu dünyada tanıdığım karşı cins üyelerinin, benzer noktalarda tolere edilemeyen rahatsızlıklar verdiğini anladığımdan beri, dünya dışı karşı cinsleri daha da merak etmiyor değilim. Oturduğum evleri de, önünde veya çevresinde genişçe bir boş alanı olanlardan seçmemin de nedeni budur. Beyaz UFO'lu prensesim gelir bir gün elbet!

Hiç yorum yok: