1 Nisan 2010 Perşembe

Bihter Hacca Gitsin



* Evimizin her köşesine değer katan Taç, Aşk-ı Memnu'yu sunuyor... Teslim oluyorum sonunda! Lost'a boyun eğmedim ama, Halit Ziya'nın kemiklerini sızlatanlardan olmaya meylim varmış.
Nedense, anneme perşembe akşamları gidiyorum ve annem perşembe akşamları Kanal D'ye sadık kalıyor...

* Banyodan çıktığınızda saçlarınızı çabucak kurutma ihtiyacı duymuyorsanız, kafanıza da cemre düşmüş demektir.

* Geçenlerde, Atatürk Havalimanı Uluslararası Dışhatlar Terminali'nde, küçük bir yangın tehlikesi, temizlik görevlilerinin paspaslarla su taşımaları sayesinde geçiştirildi. Istanbul Cafe'nin önünde bir duman belirdi ve dikkatimizi çekti. Dumanın kaynağının, yerde yanmakta olan ateş olmasına değil, bilinçle, kontrol edilerek, beslenmesine şaşırdık. Yaşlı ve beyaz kumaşlı bir adam, elindeki kağıt parçalarını, kararlı bir şekilde oksidize ediyordu. Merakımca itilerek, yataktan kalkarken çarşafı vücudu üzerine dolamış da yolculuğa çıkmış gibi duran amcanın yanına gittim. Yerdeki kağıtların yanışına, ateş sahibinin sükunetine, temizlikçilerin damlalarına şaşırdım. Paspasları bir kovanın içinde ıslatıp, ateşin üzerinde sallıyorlardı. Yanan kağıtlara basarak veya paspasla vurarak söndürmekten alıkonulmuşlardı. Hacı amcaya "Ne yapıyorsun?" dedim...
"Bunlarda dua var, çöpe atamadım, bırakmam lazım, ben de yakıyorum böyle..." dedi.
Bu sırada, sırtında TAV yazan bir teknik eleman yanımıza geldi. Ben, "Olur mu yahu? Havalimanı burası, kapalı mekan, ateş yakılır mı amca burda?" diye şaşkınlık ve usanma bildirdim. Temizlikçiler, bir yandan ıslak paspas sallıyor, bir yandan da "Amca yakma artık..." diyorlardı. Müstakbel hacının mırıltılı kararlılığına, "E kim temizleyecek şimdi o yananlardan kalanları?!" diyerek heyecan kattım ve TAV abi "şşşş... sakin ol..." dedi. Doğruydu, sakin olmalıydım. TAV da, ev sahibi olarak konuyla alakadar olmaya başladığına göre, ben tepkisel bireyselliğimden, muntazam sorumluluğuma dönebilirdim. Görev mahalime tekrar intikal etmemden çok kısa bir süre sonra, TAV abi yanıma geldi ve "Çok ayıp ettin" dedi... Üstüme alınmayabileceğim kadar uzakta değildi ve "Nasıl yani?" derken, TAV abinin badem bıyıklarına dikkat ettim. "Tamam, amcanın yaptığı şey doğru değil ama öyle bir ses tonuyla çıkıştın ki, adam utancından kıpkırmızı oldu. Onlar hepimizin yolcuları; yolcular olmazsa biz de olamayız..." diye açıkladı. Şaşırmayabilen bir insan olmaktan uzaklığıma üzüldüm o an. "Utansın bence, kötülük yapmak istemedim ama verdiğim tepki de öyle çok ezici falan değildi. Evet, yolcular olmazsa biz de olmayız ama bu bilinçsizlik yüzünden başımıza çok şeyler geliyor..." gibisinden son sözlerle kapadım ağzımı. TAV abi beni haksız bulduğunu bir kaç kelimeyle daha dile getirdi ve uzaklaştı. Ben de kıbleye dönüp yukarı baktım... "Terminal olmazsa biz olur muyuz?" diye meraklandım.

* Western Digital tavladı beni, 1 Tera Baytrick avladı beni... Haydi birikimler, sıkıya!

Hiç yorum yok: