15 Temmuz 2007 Pazar

iyi davran lan!

Merhaba!

13 Temmuz akşamı, Elif ve Kerem evlendiler. Nikaha üç avuç BAAL mezunu olarak katıldık. Çok eğlendik. Çok kutladık karı kocayı. Çok sevindik. Çok hopladık. Bazılarımız çok içti. Dönüşte taksiciyle çok komik pazarlık yaptı. Elif'le Kerem çok tatlılardı. Çok yoruldular sanki. Çekilen görüntüleri seyretmek istiyorum. Hep beraber etsek keşke seyir.
Ben çok neşeliydim. Çok geyik yaptım. İyi ettim. Bazılarımız çok içip, çok sallandı. Ertesi sabah bozuldular, bizle vakit geçiremediler. Bazımız tamir olup, Bursa'ya döndü.


Merhaba!

Bu akşam, Migros'a gidip; bir sürü şey aldım. Aldıklarımın üçte birini Migros Club kartımda biriken puanlarla, üçte birini kredi kartımda biriken puanlarla, üçte birini de nakitle ödemek niyetindeydim. Migros Club kartımın puanlarını kullanmama yarayacak çeki bastırmak için makinamsıya gittiğimde, Migros'un bana Vole denemem için kıyak yapmaya hazırlandığını gördüm. Önyargı göstermedim, Vole kuponumu da aldım. Canım sıkılıp, kollarım da ağrımaya başlayınca kasalara yöneldim. En kısa sürede ödememi yapıp, yeraltındaki sentetik pazardan çıkmak niyetiyle, en uygun kasayı aradım uykulu gözlerimle.
(Uykulu gözlerim, uykuluydu; çünkü, Elif ve Kerem'in nikahından hemen sonra işe gittim. Bütün gece çalışıp, sabah eve geldiğimde, üniformamı çıkarmaya zor katlanıp, hemen yattım. Dört saat sonra uyanıp arkadaşlarımla tekrar buluşup, hasreti daha da azaltmak için, yanlış yapılanmış şehrimin orta yerine gittim. Orada, hasret gidermeye yarayacak insanlarla buluşamadım ama akşam da erken sayılabilecek bir saatte eve döndüm. Hakan'la video klipler seyrettik. Hakan evine gitti. Ben de gece geç saate kadar oturup, yattım. Sabah yine işe gittim. Çok yoruldum işte. Uykum geldi, gözlerime çöreklendi.)
Masum bakışlı, şirin gülüşlü, düz siyah saçlı bir kasiyerin önünde; az şeyli (alışveriş metası) bir müşteri vardı. "İşte hayalimdeki kasa!" diye düşünüp, gülümseyerek; metal çerçeveli, siyah, hareketli banta yöneldim. Bant karşılık vermedi.
Kısa süre sonra, banta koyduğum şeylerim için ödeme yapma sırası bana geldi. "Merhaba!" dedim. Migros Club kartımla beraber, indirim çekimi ve Vole kuponumu da uzattım kasiyere. Kasiyer, zayıf bir karşılık verdi.
Arkamdan gelen acayip bakışlı müşteri, henüz benim şeylerim kasiyere doğru harekete başlamamışken, iki kucak dolusu tuvalet kağıdı, kağıt havlu ve peçeteyi banta sığdırmaya çalıştı. Üstüste koyduğu selüloz öbekleri, acayip bakışlı adamın, acayip kafalı bir adam olduğunu düşünmem için bana ilk nedeni verdi.
Kasiyerimin, aldığım zerzavatları tartmadan önce, hemen her birinin kodlarını yan kasadaki arkadaşına sorması; kendisinin eğitimden yeni çıktığını, henüz acemi olduğunu düşünmem için bana ilk nedeni verdi. Acayip mimikli adam da aldı o nedenden biraz.
Tüm şeylerimi barkod tarayıcısından geçiren kasiyerimden, kendisine verdiğim kredi kartımı kullanıp; indirim kuponunun marifetinden sonra kalan miktardan, bonuslarımı da düşmesini rica ettim. POS makinası ve kasa aletinin bağlantısı için vermesi gereken komutların sırasını karıştırdı sanırım. Yine arkadaşından yardım istedi. Bu arada ben, kasiyerimin kendini baskı altında hissetmemesi için, orayla hiç ilgilenmiyor gibi gözükmeye çalıştım. Arkamdaki acayip nefesli adam, acayip hareketli adama dönüştü ve önce el hareketleriyle, sıkıntısını belirtmeye çalıştı. Sonra, hışımla arkamdan geçip, müşteri ilişkileri/danışma masasına gitti ve oradaki görevliye "kasaya işi bilmeyen birini koymuşsunuz; gelin yardım edin" gibi şeyleri, öfkeyle söyledi. Acayip hırslı adama karşı, kıçımla geçişi kapadım. Zaten beşten fazla insanın karşısında, işi çabuk ve doğru olarak bitiremediği için sıkılan kasiyerimin daha da üzülmesini istemiyordum. Yazıktı.
Aklımdan "sen yaptığın her işi annenin karnında öğrendin de mi çıktın be adam?! kız uğraşıyo işte, niye baskı yaratıyorsun lan?! laynn?!!" diye geçirdim.
Yardıma gelen arkadaşı sayesinde, benim de komplikeleştirdiğim ödeme sürecini, tamamladı kızcağız. Kartımı ve fişimi alıp bel çantama koyarken; acayip kaygılı adam, tecrübeli kurtarıcıya "benim ödemem sırasında da burda kalır mısınız? şimdi bi hata falan olmasın..." dedi. Aklımdan "bok!" diye geçirdim.
Kasiyerime kolaylıklar ve şans dileyip, paketleri taşımaya başladım ve eve geldim.
Yürürken ve salata yaparken, acayip adamı ve kasiyerimin tedirginliğini unuttum.
Salatayı yerken, kasiyerimin utancını hatırladım. Sonra da bunları yazdım.
Uyumam lazım.

Merhaba!

Hiç yorum yok: