13 Kasım 2008 Perşembe

"alo" ya vara



Sırtımda, kolumu omzuma sabitleyen plakanın vidalarının somunlarının gevşeyip dışa doğru çıkıntı yaptıklarını hissediyorum. Kulunç diyenler de var. Benim bildiğim, yıllardır bakıma gitmediğim gibi; son zamanlarda çok ihtiyaç duyduğum tamirin gereğinin baskısı!

Yüzümü hiç ekşitmeden, elimi omzumun arkasına koyup, somunları sıkıyorum ama bileğimde yeterince tork yok.

Mavi ışıklı şehirde tamirci yoktu. Yüzeye çıkana kadar da, omzum binlerce kere aynı hareketi yaptı. Normaldir bu ağrılar, sızılar...

---------------------------------------------------

Salonumun penceresinde dolu dolu dolunay duruyor. Dolunayla dolduruşa gelen arkadaşlarım var. Dolunayla boşalan uykularım oldu.
Bu dolunaydan önce, aklımın yüzlerce kilometre öteden etkilenmesini istedim.

Seyrettiğim bir Amerikan filminden sonra, günlerce, dolunayda Ay'a gitmek istemiştim.

Muhsin Bey'in zor bela yaşadığı Doğan Apartmanı'nın bahçesine defalarca rahatlamak için gittikten yıllar sonra, romantizm için girmeme izin verilmemişti.

Muhsin Bey'den övgüyle bahsedip, kendisini bulmayı umduğum hemen her yerden eli boş döndükten sonra; televizyonda rastladığım zaman, keyif çatmaya ne kadar da uygundu.

Dolunayla hareketlenen nöronlarımın arasına sızmaya başlayan idrarımdan kurtulmak için gittiğim tuvaletten döndüğüm anda, elektronik muhatabımın da çişini rapor etmesine şaşırdım. Bu kadar maddeci bir algıyla yaşamasaydım, kuyruk sokumumdaki kıllar dikilebilir, olmayan kuyruğumun telafisine beyhude hareketlenebilirlerdi... belki... ve haklısın... keşke...

---------------------------------------------------

Nefesinin kontrolünü kaybederek tepki veren, yorum yapan, kafalara oturan insanlar vardır. Dinleyeni veya sözü kesileni nefessiz bırakır, yorarlar. Bazılarınızın, onlardan olmaya yatkınlığını gözden geçirebilmesi için; insan vücudundaki kılların seyrek olduğu bazı yerlerde sık, sık olduğu bazı yerlerde de seyrek olmasının aslında daha iyi olabileceği önermesini detaylandırmak istedim az önce... sonra vazgeçtim. Çünkü, o ukalalığa olan yatkınlığımla mücadele etmekten, detaylara enerjim kalmadı.

Kemal Sunal saflığına, Şener Şen mazlumluğu ve Tarık Akan dirayeti eklemek istiyorum. Bir de bazen basınç atmama yarayan Şahin K. ilkelliğinden kurtulsam...

Yine de, son nefes öncesi kendi kanıyla katilin adını yazan karikatür karakteri gibi, son çabamı, yok veya görünmez etmeye çalıştığımız keratin miktarıyla, var etmeye veya daha çok görünür kılmaya çalıştığımız keratin miktarının dengesizliğine dikkat çekerek sunayım.

---------------------------------------------------





Hiç yorum yok: