10 Kasım 2008 Pazartesi

vaşak



Evde sadece biraz rakı ve Southern Comfort vardı. Rakının sosyal bir içki olduğunu içtenlik ve iyi niyetle dikte eden ciğerlerimin hatırına, Southern Comfort'a yöneldim. İlk iki bardağımı sadece buz ve Massive Attack klipleriyle tükettim. Bir de Funda'yla elektronik geyik yaparak... emesen!
Ne pis bi emir oldu bu "emesen"!

Sonra, son boş bardağıma bakarak, onun ağzından "I'm your source of self destruction" dedim kendim kendim kendime... Alkolsüz bir mide diledim biraz da...

Sonra gözüm tezgahta duran elma suyu kutusuna, aklım da Alper'in lise yıllığında yazdığı ortak zevklerimizden birine takıldılar. Şeftalili Nestea ve votka!

Southern Comfort ve elma suyunu denemeye karar verdim. Hayatımda verdiğim onca yanlış karardan sonra, aldığım bunca doğru karardan biri oldu.

Alper'e ilettim bu kıvılcımı. Ne yandı Cihangir'de bilemem.

İstemsizce Disposable Heroes ve Damage Inc.'ye sallandım.


Az önce geçtiği kontrolde emanet bıraktığı nüfus cüzdanını şimdi polise göstermesi gereken bir ergen gibi, blogger'a girdim. Yani, bunları yazmam gerekiyordu ama zaten yaşamıştım ve yazıyla bir anlam ifade etmeyeceklerdi bana.

Girdiğim anda da onay bekleyen yorumları gördüm.

Nerde, ne zaman, neden "vaşak" tanımladığımı hatırlamaya çalıştım. Biraz aşağı yukarı okudum. Bulamadım. Hatırlayamadım. Vaşak yok bende... Hatırladıklarım kediler, köpekler, bir iki de koyun... Bunalıverdim yetersizliğimden.
Ne oteli? Neden okuyorsun bunları? Neden yazıyorsun?
Sen bana hitap edebiliyorsun ama, ben sana hitap edemiyorum...

Şimdi o beyaz bankta oturmadığım için pişmanım. Sanitarium!

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Şimdi hitap edebiliyorsun sanıyorsan yanılıyorsunuz, ben sizi ilk okuduğumdan beri harap oluyorum. Özne karmaşası yaşayan, karmaşının da tadına varabilen, yeknesak aranıyorsa da nasibi zikr ve idrak edebilen ben var; ... ve bakınca sizi gördüğünü sananı neetcez