28 Mayıs 2007 Pazartesi

un diamant de place

Kendi işimizi kendi ekibimizle gördüğümüz zamanlardan bir gündü. Sanırım 1999'un son ayları veya 2000'in başlarıydı. Ayça ile Nepal'den döndükten sonraydı galiba.
Bir mesaiye daha yetişmek için servisteydik. Ataköy'den Ayça'yı aldık. Başka kimler olduğunu sordu abla. "Elmas var." dedim. "Yer Elması?" diye sordu... Nasıl da komik gelmişti. Çok gülmüştük. Elmas, neredeyse 2 metrelik bir hatun çünkü.
Yeşilköy'den Elmas'ı da alınca anlattım Ayça'nın incisini. O da kahkaha atmıştı. Güzel günlerdi. Bittiler lakin, yenilerine gereğinden fazla yer açmak için.

Yıllar sonra, Fransızca derslerimden birinde, "Pomme de terre"in ("pomme" elma, "terre" yer anlamına gelse de) yer elması değil de, patates anlamına geldiğini öğrenince, bu sebze beni bir kez daha güldürmüştü. Yoksa, güldüren Fransızlar mıydı?

Dün gece Murat'a gösterdiğim resimleden birinde, Rusya'daki bir elmas madeninin havadan alınmış görüntüsü vardı. Dünyanın göbek deliği gibi duruyordu. Murat bana "Elmasın hammadesi ne?" dedi. Güldüm, "Karbondan yapılır elmas." dedim.
Sonra, düşündüm. Elmas pazarının varolma nedeninin, kadınlara gereğinden fazla değer veren erkeklerin salaklığı olduğunu mırıldandım. Murat duymadı mırıltımı. Duysaydı bile, "Abi kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez..." derdi. Haklı olurdu biraz... Biraz...

Bugün, Bakırköy'de kuyumcularla dolu bir pasajdan geçerken, eski sevgilime almayı düşünüp vazgeçtiğim yüzüğü hatırladım.

------------------------------------------------

Salaklığımın sıradanlıkla perdelendiği bir alanda, yerde oturuyorum. Neden ayağa kalkmadığımı anlamaya dişleri terlese de güçleri yetmeyecek maden işçileri var etrafımda. "Shine on, you crazy diamond" dan da bihaber bu işçiler.

- "Crazy Diamond" ne?
- "Manyak yer elması" canım.

Bu işçilerin eline kalem veremezsiniz. Kazmayla yazmaya alışmışlar çünkü. Sözcükleri haznelerinden, beyinlerinden değil; medyaya ve sadece biribirlerine dokunan iletken algılarından gelir. Dolayısıyla ana dilleri yıpranmıştır.

Kazıp durdukları yerin derinliklerinde ne güzellikler olduğunu bilseler de; ulaşmaya korkarlar o nimetlere. Kazarken, zaten donlarına kadar sırılsıklam olurlar ama, cevhere dokunurlarsa kirleneceklerini sanırlar. Patronları öyle telkin etmiştir çünkü. Cevheri sadece patron değerlendirebilir. Masmavi başlayıp simsiyah bitirdikleri mesaileri boyunca, bir sürü yer elmasına denk gelirler. Yer elmaları, elmasların da, kazmaların da farkındadır. Konuşmazlar madencilerle. Konuşurlarsa nasıl tasnif edileceklerini bilirler çünkü. Yazamayan, iletişim meraklısı zavallı madencilerse cevhere doğru ilerlemek uğruna, beslenmekten feragat ederler. Oysa, yer elmaları çok besleyicidir.

Geçenlerde, madenden çıkan bir işçi, oturduğum yerde, omzumdan dürttü beni. Kulağımdaki kulaklıkları çıkarıp, dikkatimi kendisine yönelttim. Yüzüme bakıp bakıp şaşırdı. Yerin 7 (yedi) kat dibindeki cevhere kadar kazıp, dokunamamış olmanın huzursuzluğu ve sıcaktan çıkmış olmanın rahatlığıyla, şaşkınlığını gizlemedi. "Aaaa! Konuşan bir yer elması!" diye arkadaşlarına seslenmeye çalıştı. Arkadaşları pek oralı olmadı. O da kazmasıyla, yarım yamalak diliyle, toprağa, hemen yanıma yazdı şaşkınlığını. Doğru değil ama bana uyar.

Nasıl olsa müziğimi bölen ilk işçi değil. Son da olmayacak. Şaşırırken farketmeyi atladığı şey, benim şaşırmadığımdı. Çıktığı deliği düşüne düşüne yürüdü. Arkasından gelen işçi, yerdeki yazıyı adımlarıyla sildi. Biribirlerinin emeğine saygı duymayan yaratıklar bunlar. Bütün saygısızlıkları da, cevherden küçücük bir parçaya sahip olup emekliye ayrılmak için.
Doğaları böyle. Tıpkı, benim doğam gereği, her birinin farkına varmam gibi... Aramızdaki asıl fark, benim onların doğalarına saygı gösteriyor oluşum ve bunu bir erdem sayışım. Hiç bir değere sahip olmalarına yaramayan emekleriyle dalga geçmeyi seçemedim bir türlü.
Doğaları gereği bilemedikleri bir şey daha var: Oturduğum yerde gücümü kaybetmiyorum. Öteme berime yazmaya çalıştıkları şey beni rahatsız ederse; veya, kazmayla kafama vurmaya çalışırlarsa, kazmanın sapını gözlerine sokabilirim. İşçi de çok, yer elması da...

-----------------------------------------------------

Rock-im-Park'a 3 gün kaldı! Orda da binlerce yer elması olacak!

Hiç yorum yok: