25 Mayıs 2007 Cuma

Yokuş aşağı

Söylediklerim uzun. Çünkü, çok az şey bilyorsun. Bildiklerinle yaptıkların, beni tatmin etmiyor. Ben, seni tanıyana kadar, yetersiz olduğumu sanırdım... Arabaya ihtiyacı olmadığını anlayan adam gibiyim şimdi.
Söylediklerimi hızlı söylüyorum. Çünkü, çok yavaşsın. Vakit az.

İsterdim ki, hiç sözcük kullanmadan ve eksiksiz bitirelim günleri. Arkasından gelen güne dair gülümsemeyle...

Uzun bir yokuştan aşağı kaymadan, hasar görmeden inmeye çalışıyoruz. Ben seni tutup, sağlam basmana yardım etmeye çalıştıkça; destek olmama izin vermek yerine, hızlanarak kaçıyorsun. Sanırım kaymanı ve yuvarlanmanı seyretmek zorunda kalacağım. Bir dahaki yokuşta nasıl olsa dibimden ayrılmazsın.
Pansuman ister misin?

--------------------------------------------

Sıkılan adam ve özü:

- Dün akşam kuleden dışarı baktığında göremediğin ışıklar, aslında yanıyordu.
Pencereyi temizlememişler. Bizden önceki ziyaretçiler kirletmiş camları. Ben, bir yandaki masanın hizasından bakınca anladım bunu.
O kadar mutlu ve umursamazdın ki o sırada, seni çağırmadım.
O kadar sıkılmıştım ki, seni beklemeden gidiverdim.
- Gittiğini sanıyorsun. Etrafına bir daha bak. Sen hala benlesin.
- Biz hiç beraber olmadık canım.

Hiç yorum yok: