7 Aralık 2008 Pazar

Dream On

Son iki günüm, güneş altında (Nasıl ve neden "alt" oluyor burası? Güneş Dünya'nın üstünde mi duruyor kardeşler?), sırtımda eşyayla yürüdüğüm günlerdeki rahatlığımı özletti bana. "Birazdan" hakkındaki tatmin edici fikirlerimi, ısınan beynimin içinde, akıl sağlığım için kullanabiliyordum. Adalet, açlık, tutku, merak, iyelik, sükunet gibi dertlerim yoktu. Biranın soğuk, kızların güzel, müziğin sert olduğunu bilmek, rahatlamama yetiyordu.

Özledim! Özümden pay verdim.

Ne demiş James; "Summer's Almost Gone".
Kışı sevenlere doğal müjde, ancak...

...Dün, ne dediği anlaşılmayan, altındakileri tereddütte bırakan, bulutlu bir hava geldi şehrimin üstüne.
Sürünceme kurbanı oldu halk.
Akan kurban kanlarını temizlemek için bira yağdıracak!
Ben de elimde bu kirli küçük şeyle şirincemede kaldım.

Arkadaşlarım çok.
Arkadaşlarım çok etkililer.
Arkadaşlarım çok iyi etkililer.
Arkadaşlarım genellikle çok iyi etkililer.
Arkadaşlarım genellikle çok iyiler.

----------------------------------------------

Şehrin iyi bir semtinde, kullanışsız ve önemsenmeyen bir arazide, kereste iskelet üzerinde büyük kontraplak parçalardan inşa, karikatür dekoru gibi bir apartmanda, içinde durulmayası bir daire tutmuşum. Üçüncü (son) katta.

Apartmanın girişine ulaşmak için, 1 metre genişliğindeki yan bahçede, bir süre yürümek gerekiyor. Giriş kapısı beyaz bir levhadan teşkil.

Apartmana, benden önce girmeye hamle eden hanıma yol veriyorum. Gördüğüm manzaraya tepkim, "bina berbat, komşular zombi gibi ama benim evimin içi çok güzel" diye düşünmek. Önde, gömülmeden çözülmeye başlamış hanım, arkada ben, daracık ve özensiz merdivenleri çıkıyoruz.

Binanın içi de, dışı gibi, estetik farkıyla, Escher tasarımlarından bazılarını andırıyor...

İkinci kata geldiğimde, senin kapının önünde duruyorum. Elimdeki alışveriş torbalarını yere bırakıyorum ve kapıyı itiyorum. Evinin her köşesinde rengarenk deri parçaları var. Kafanda, kendi yaptığın kırmızı deri bir şapkayla bana gülümsüyorsun.

Yaşlanmışsın. Etkinde değişiklik yok.

Çay (veya kahve) teklif ettiğinde, ben ortalıkta gezinmeyi daha çekici buluyorum. Daha önce ziyaret edip etmediğimi hatırlamadığım evini dolaşırken, kapı tekrar açılıyor ve benim alışveriş torbalarımla içeri giren adamı ikimiz de tanımıyoruz. Sen, beni şaşırtarak "oraya bırak öyle" diyorsun. Oturduğun köşenin hemen karşısındaki tek kişilik koltuğa bırakıyor torbalarımı. Yüzünü göstermeden ama bana gülümseyerek izin istiyor ve evin derinliklerine doğru yürüyor. Sırtındaki uzun gömlek devamlı renk değiştirirken, tümüyle gözden ve kulaktan kayboluyor. Diğer odaları görmek istemiyorum artık.

Tek ses değiş tokuş etmeden, bakışıyoruz senle. Anladığını umuyorum ve sanıyorum ve mutlu oluyorum.

Torbalarımı sende bırakıp evime çıkmaya karar veriyorum.

Yaptığın deri işlerinden bahsetmeye başlıyorsun. Çok samimi övgüler duyuyorum senden, kendi işlerin hakkında. Haklısın. Evinin girişinin duvarları, gerçekten ustaca güzelleştirilmiş.

Kapından çıktığımda, yine daracık ve düzensiz merdivenlerdeyim. Önümde, kokuşmuş hanımlar mırıldanmaya ve güçlükle benim katıma çıkmaya devam ediyorlar. Aşağıdan da gelen gölgeleri görüyorum. Apartmanın otomatik ışığı yok. Apartmanda elektriğe dair ne var?
Saygı duymadan ama saygı göstererek, yanlarından sıyrılıp öne geçiyorum. Gölgeler hakkında endişeye gerek yok.

Evimin katına geldiğimde, 40 - 50 santimetre yüksekliğinde, koyu kahverengi bir kapaktan geçmem gerekiyor. O kapağı açmama yardım etmek isteyen iyi niyetli zombi kadını nazikçe reddediyorum. Kapağın bulunduğu tahta duvarın üstünden evimi görebildiğimi farkediyorum. Kapakla ilgilenmeyi bırakıp, ayaklarımın uçlarında yükseliyorum ve görüyorum! İşte orda! Siyah yatak kutum. Siyah tahtam (masam), siyah kumaş (yorgan mı?)...

Hepsi bu! Hepsi benim!

Senin renkli evine özeniyorum ama burayı renklendirmek için ne yapmam gerektiğini bilmiyorum; çaresiz, kabul ediyorum siyahın sıcaklığını.

Çürük kadın uyandırıyor beni!

----------------------------------------------

Rüyamın devamından kim sorumlu kardeşim?!
Gelsin buraya, konuşalım!

Rüyaya devam!

Hiç yorum yok: