1 Aralık 2008 Pazartesi

Audio CD



Metafor 1:
Duramayan arabayım. Lastiklerimin altından ne zaman geçeceği belli olmayan tümsekler ve çukurlar en büyük eğlencem! Bu metaforun yakıt, sürücü, ışık, konfor, kaza, trafik ve yedek parça gibi öğelerini sen yerleştir.

Metafor 2:
Elmas mermisin. Menzil tanımı yapılamayan silahın, kısa, yivli namlusundan, boşluğa gönderileli 29 ışık yılı olmuş. Deldiğin her kütleden sonra, delikten geçip seni takip eden ışıktan yılmışsın.

Kafam kafa gibi değil. Parmaklarımın ellerime, ellerimin kollarıma, kollarımın gövdeme bağlantıları yok gibi. Hareketlerime bulduğum enerjinin kaynağını merak etmekten, hareketlerimin ortaya çıkardığı işlerden bihaber oldum.
Alain de Botton’dan Kiss & Tell duruyor pufun üstünde. Bu kadar yorgunken okuyamıyorum. Öptüklerimi anlatmak istesem de yazamıyorum. Bu ara, pek okur-yazar değilim yani…
Sert Rock dinlemekten başka hevesim var mı şimdi?
Varmış: Tokan, bütün kapasitesini kullanmış; seni polyesterden koklamak!

İnsanların “gerçek” hakkındaki tartışmaları ne kadar uzun zamandır mevcut ve anlatılası, dinlenesi değil mi? Savunulanların ezeli rekabetini, yıllardır, sıkça saf değiştirerek ama hiç fanatik davranmadan, izlemekten büyük keyif aldım. En başlarda, “Yuh bee! Öyle mi kontrol edilir lan?! Ben bile atardım bunu lan!” gibisinden ahkam dilimlerimi tek başıma yediğim de oldu, yakınımdakilere ikram ettiğim de. İkramlarımı zevkle kabul edenler de oldu, nazikçe geri çevirenler de… Ahkam ikramlarına gerek duymayan, “gerçek” üstüne karşılaşan tarafların tüm donanımlarını ve savlarını ezbere bilen fanatiklerle karşılaştığımda, maç histerilerinden daha da uzaklaştım.
Uzaklaşmam, fanatiklerin motivlerinin benim için gerçek olmamasındandır sanırım.
Üzerine bu kadar düşünülen, tanımında mutabakat kurulamamış “gerçek” ne kadar da eski! Bazıları için, sorgulanması, algılanmasından çok sonraya bırakılmış bir sürü olgudan çok daha önemli; bazıları içinse, sorgulanması, algılanmasından çok daha zor veya çok daha gereksiz veya çok daha zevkli… çok daha çekici?

Anladığını söylediğin, ortak kabul gören gerçek. Bunu tartışmıyoruz.
Ne anladığını tartışamayız. Anladıklarını, “gerçek”leştirmek fikri çekici ama bunun için yeterince umursamaz veya dayanıklı değiliz.
“Gerçek”ten anlayıp anlamadığını tartışmamız için, nedenleri sorgulamak isteyebilirsin. Bildiğim kadarıyla, sadece benim nedenlerim var ve bencil değilim. Sanırım, sanıların var ve tanılarınla karışıyorlar. Nesnelliğin kime göre? Bana uygun mu?
Benim sunduklarımın bağıntılı olduğu her veriyi nerden biliyorsun?

Zıvanadan çıkmak, azıtmak mıdır? Zıvanadan duman çıkmaz mı?

Metafor 3:
O, senin delip geçtiğin; altıma serdiğin bir tay. Sen çarptığın sırada, doğduğu yayladan çok uzakta, otoyolun karşısına geçiyordu. Arabaların çoğunun duramadığını zaten biliyordu, temkinliydi.
Teşekkür ederim.

Metafor 4:
O, seni namludan iten basıncın nedeni olan patlamanın ışığı. Yavaşlayıp, dikiz aynamın ardına saklanabilirsin. Bir gün durabilirsem, ön camıma katılırsın.

Hiç yorum yok: