14 Mart 2007 Çarşamba

hortumu yedim, yuttum, tadını anlamadım
























Öğlen 12'de annemle buluştum ve beraber hastaneye gittik.

Dünkü konuşmalarımız sonrasında, özel sigorta firması; bugün bana yapılması gereken gastroduodenoskopinin ücretinin yüzde seksenini ödemeyi kabul etti. Ben de, aklımda Incubus ve Megadeth şarkılarıyla sinirlerimi yatıştırmaya çalışarak "sokma" saatini beklemeye başladım. O saat, 15 dakika sonra geldi. Anneme "Biz anne oğuluz, birbirimize benzeriz; sana yapsalar ya bunu...ben gitsem... he?" dedim. Arada bir kaç tane daha saçma espri yapıp annemin sinirini bozarak, kendiminkini düzeltmeye çalıştım. Baktım, kafadaki müzik ve anneme sataşmak yeterli olmuyor, ben de başkasına yönelmeliydim.
Daha önce içine 40-50 santimlik boruyu almış biri olan Mert'i aradım. Hem, kendisiyle yaptığım her görüşmenin bana neşe verdiğini hatırladığımdan; hem de borudan önce uygulanacak sakinleştirici hakkında bilgi alabilmek için...
O da, geçirdiği son rahatsızlığın etkisinden henüz tamamıyla çıkamamış sesiyle cevap verdi telefonuma. Yine de sağolsun, gayet etkileyici bilgi ve moral verdi. Yine de uyuşmak istemiyordum.

Doktoruma da ne kadar tedirgin olduğumu belli ettikten sonra, "girişim" odasına alındım. Önce, üstümdekileri çıkartıp önlük (scrubs), botlarımı çıkarıp terlik giydim. Fazla seksi oldum. Uyuşmamalıydım.
Sonra ortadaki yatağa yattım. Tepemde yüksek teknoloji ürünü monitör, solumda kocaman bir aspiratör, arkamda tomar tomar ilaç, enjektör, vidanjör, asansör, masör...vb
İçime girecek olan şey nerdeydi onu bilmiyorum.

Girişim odasında, önce, imzalamam gereken evrak gösterildi bana. Doktorumun bana gerekli bilgileri verdiğini, sorumluluğun bana ait olduğunu beyan ediyordum. Bazı önemli hastalıklarla ilgili detaylar da vardı ama sinirimi daha da bozmamak için oraları çok hızlı okudum. Kafam hala kolumdan enjekte edilecek şeyin ne olduğunu detaylarıyla öğrenme doğrultusunda çalışıyordu. Koluma, damar çıkarmaya yarayan kemerimsi kasnak takılıp sıkılınca, ayaklarım birbirine çarpmaya, sol elim kafama gidip gelmeye başladı. Bu arada birşey battı koluma, damarıma. O bir vanaydı. "Katater" diyorlar. Basbayağı vana işte. Damar vanası!! Dana!

O arada doktorum geldi yanıbaşıma. İlacın ısısını kolumda 2 saniye için hissettim. Sonra herşey saçma gelmeye başladı. Hayatın anlamı olmadığını falan düşündüm ve sırıtmaya başladım. Yine de ayaklarımı birbirine sürtüyordum. Doktorum, "Burçaaaakkk, Burçak hiç yakıştıramıyorum sana bunları" dedi. Neyi yakıştıramadığını anlamamış gibi yapabilirdim ama keyiflenmeye başlamıştım. "Ben de yakıştıramıyorum valla" dedim. Aslında önlükten, geğirmekten falan da bahsedebilirdim. Onlar da yakışmıyordu. Sonra umursamazlığın efsane şampiyonu oldum. İçimden "sokun anasını satayım, koluma da sokun, gırtlağıma da sokun, oraya da sokun, buraya da sokun, ben de sokayım... oh içimi görelim bakalım, nasılmış?" deyip duruyordum.
Bir de ağzımın farklı yerlerine ve gırtlağıma uyuşturucu bir sprey sıktılar. Ağzım, boğazım sırılsıklam oldu ve tükürmek istedim. Yutmam gerekiyormuş. Yuttum.

Sonra ortası delik, yuvarlak birşeyi ağzımda tutmamı istediler. Sanırım boruyu ısırmamı engellemek içindi. O parçanın içinden gönderdi doktorum boruyu. Sonrasını çok az hatırlıyorum. Geğirdim mi, kusmaya çalıştım mı, osurdum mu, ne yaptım ne yapmadım bilmiyorum pek.
Ama bir ara doktorumun ve hemşirenin, benim de monitörü seyretmeme şaşırdıklarını; mide duvarına dokunulduğunu hissettiğimi hatırlıyorum. Ne zaman, nasıl geri çektiler; o arada ne hissettim bilmiyorum. Mutluydum ama...

Sonra, doktorum gitti girişim odasından. Ben de çıkmak istiyordum.

Dikilmeye kalktım, yamuldum. İşte tam o anda mutluluk yerini güvensizliğe bıraktı. Ancak, "girişim" öncesi yaşadığım tedirginlik ve gerginlikten eser yoktu. Beni ayılma odasına aldılar. Annem de geldi o ara. Yattım yine. Saçmalıyordum. Doktorum geldi. Midemin vesikalıklarını verdi. Çok beğendim. Bazı uyarılarını tekrar etti. Uyumaya meyilliydim ama uykum yoktu. Daha önce bu kadar huzurlu ama bu kadar belirsiz kaç arada kaç derede kaldım bilmiyorum ama keyfim kaçmaya başlıyordu.

Vesikalıkların içinde sunulduğu zarfta bir de endoskopinin sonucu, doktorun gözlemleri ve teşhisi de yazıyordu. Okuyup anlıyordum ama vücut hareketlerime hakim olamıyordum.
Yarım saat sonra yürüyebilecek kıvama geldiğimde, sivil kıyafetler içinde servis edildim. Yani, danışma-kayıt masasına gidip, sigortadan sonra payıma düşen yüzde yirmilik miktarı ödedim.

Anamla Food-time'da öğlen yemeği yedikten sonra eve geldik.

Evde hemen faturayı açtım ve bana verilen ilaçların ne olduğunu öğrenmek için webde araştırmaya koyuldum. 5mg Dormicum ve 0.5mg Anexate verilmişti. Dormicum bayıyor, Anexate dürtüyordu. Detayları okumak sinir bozucu. Uyuşmak kötü.

Sonra bunları yazdım.
Kafam hala, arada bir, sağa sola devrilecek gibi oluyor. Uyumak lazım.

Hiç yorum yok: