27 Mart 2007 Salı

dudaktan kanat olur mu?

25.03.2007 (21:30LT)

Dudaktan kanat yapan adami seyrederken dedim ki:
"Ayaklarin, gerçek veya mecazi anlamda, yerden kesilmesine neden olabilecek ne kadar çok sey var. Korkudan siçrayabilirsin; yüksektekine ulasmak için ziplayabilirsin; içtigin veya yedigin bir madde yerden bagimsiz hissetirebilir; gördügün, tanidigin, tanistigin, sevdigin, sevistigin, istedigin bir insan seni tek basina veya kendisiyle beraber uçurabilir; özel bir insanin sadece tek veya birkaç niteligi de, algilayan benligin havadan hafiflesmesine yardimci olabilir. Bu algi, duyularin besiyle de olabilecegi gibi, ayni zamanda veya sadece algilayanin zihninde de yer alabilir. Her durumda yükseltici etkisi vardir.
Charles Baudelaire, zamanin ezici etkisinden kurtulmak için, sarapla, siirle veya erdemle veya neyle olursa olsun sarhos olunmasi gerektigini söylüyor. Fazla yükselmek de sarhos etmez mi? (Oksijenle ilgili bir konu yok ortada, abartma!)
Saraptan yerlerde sizsak da, asktan dizlerimizin üstüne çöksek de, erdemle sakin sakin otursak da; zihnimiz yukardan bakmaz mi olup bitene?"

Bunlari dedikten sonra söyle devam ediyorum:

Soyutlugun, somut zararlari her zaman telafi etmedigini bildigim için; bu yükselme, sarhosluk, rahatlama amacinda, insana maddi ve manevi yararlari birbirlerini elemeyen yöntem(ler) gerektigini düsünüyorum.

"Yükselmek"le ne kastettigim hakkinda hiç fikriniz yoksa, veya zararli bir seyden bahsettigimi düsünüyorsaniz daha fazla okuyarak vakit ve huzur kaybetmeyin. Masumiyetle de ilgili bir derdim yok. Herkesin yükselme yöntemi, kendi irtifasini ve inis seklini belirler; alinan riskler kararlar gibi kisiseldir.

Son noktada, yani yere konusta, yükselmenin yararlari ve zararlari karsilastirilacaksa; ki saglikli (belki de sagliksiz ama yararci) zihinler bunu atlamaz; somut etkiler hesaba girer.

Sarap, bir süre için, yükselmeye olumlu etki edebilir. Bütünün parçalarini yipratan etkilerini ve kontrol zorlugunu düsününce, yaninda getirdigi riskleri kim göz ardi edebilir? Amcam! Düsüsü kim göze alabilir ki? Çok insan!

Sanat, hem sunan hem de alan için belki de en temiz hafifleticidir. Kendisi tonlarca tonlarca agirlikta olabilir; ama içinden geçtigi bünyeleri havadan hafif hale getirmez mi? Ayrica milyonlarca seçenek sayesinde, her bünye kendisine en uygun olanlari seçebilir. Duyu organlarinin çoguna ve algilayan zihnin geneline hitap edebilir. Alginin ve degerlendirmenin gelismesini saglayabilir. Gayet doyurucu bir yükselme saglar. Diger cesitli yükselmelere de yol açabilir. Inisler saglikli yasanabilir, iyi degerlendirilebilirse...

Korkudan siçrayarak yasanan yükselmeleri tercih eden insanlari hiç anlamadim. Anlayabilecegimi de sanmiyorum. "Korku", benim tercih ettigim taniminda, "huzursuzluk", "tedirginlik" sözcükleriyle beraber yer aliyor. Bunlarin hangisinden, neden mutlu olunur? Korku ve gerilim kitaplari, filmleri neden bu kadar çok insan tarafindan tercih ediliyor? Bilmiyorum. Bilmeye çalisiyorum dogal olarak. Kafamda ve sadece bana yönelik olarak mümkün olsa da, burada psikolojik ve/veya sosyolojik incelemelere yer ve yeti yok.

Mutabik kalabilecegimizi sandigim nokta, korkuyla yasanan yükselmelerin, nispeten kisa mesafeli ve az yararli ve daha az doyurucu olduklaridir.

Sevgi yakitiyla gerceklesen hafiflemeler hakkinda, sanirim, iyi niyetli herkes benzer seyler düsünür. Bu sayfalarin varliginin nedeni olan detaylandirma egilimimdendir ki, benzemeyenleri yazmaya calisacagim:

Sevmek, çogu zaman sevilenden dolayi olsa da; bazen yanlis yönelimler, tercihler veya yanilgilar veya umursamazlik desteginde, tümüyle sevenin nitelikleri nedeniyle de degerli bir eylemdir. Sevmek, her iki tarafinda da yer alanlara, baska nedenlerle yapilmayacak seyler yaptirabilir. Sarap gibi...Tek yönlü sevginin de yükselttigi inkar edilemez. Ancak, istes çatili fiil olarak yasanan, yani karsilikli isleyen sevginin, çok daha uzun menzilli, verimli ve az sarsintili oldugunu düsünüyorum. O zaman, yükselmekle kalinmaz, seyahat de edilir. (Ayak bilegi seviyesinde düsünce balonu: Ne bileyim, saga sola gidersin sevgilinle yani...)

"Sevmek"in istes çatili hali olan "sevismek", birbirine sevgi duyan insanlarin, fiziksel temas olmaksizin karsilikli ve onaylanmis hislerini anlatmak için kullanildigi gibi; yogun ten temasiyla ilgi ve sevgi gösterme eylemini de tanimlar. Manevi hazzin belki de en ivmeli yükselmesi, birinci tanimdaki eylemle yasaniyor gibi gözükse de; bu sirada bütün duyu organlari ve algilar es zamanli çalismaz.
Fakat, karsilikli olarak yasanan, ikinci tanimdaki sevismede, bütün duyu organlari, kapasitelerinin sonuna kadar kullanilir. Bu eylem için uygun durumdaki fiziksel yapida da, gayet yararli süreçler, en doyurucu yükselmeyle sonuçlanir. El ele, göz göze, artik ne neyeyse; beraberce yasandigi için, tesvik edici ve güvenlidir de...

Sanirim, dudaktan kanat yapan adamin derdi kocaman kargadan kurtulmak ve korkusu hizla alçalmak iken; benim derdim bambaska...

Adam dudaklarla uçamadi. Çakildi. Uyaniyor mu, bilmiyorum.

Adami, kargaya yem olma tehlikesine tasiyan, kanat taklidi yapan dudaklardan baska; üstündeki zehir yüzünden parlayan, zarif; içecek su bulamadigi için onlarca parçaya ayrilarak çatlayan, kupkuru; sahibi tarafindan saklanmaktan kurtulmak için, kafadaki yerini devamli degistiren, ince; doymak bilmeyen bir agiza bagli oldugu için isiriklarla yarali, dolgun dudaklar da var...

PHBXV'yle uçsak... Havada dans etse...

Dudaktan kanat yapan adam, neyi motor yerine koyardi acaba?

Hiç yorum yok: